Bu Blogda Ara

13 Aralık 2009 Pazar

Alfred Rosenberg


---alıntı---

Alfred Rosenberg (12 Ocak 1893, Reval, Estonya - 16 Ekim 1946, Nürnberg), Alman siyaset adamı. Nazi Partisi'nin ideologu olarak tanınır.


Bir ayakkabı tamircisinin oğluydu. 1917 Devrimi'ne değin Moskova'da mimarlık öğrenimi gördü. 1919'da Münih'e gitti. Orada Adolf Hitler, Ernst Röhm ve Rudolf Hess'le tanışarak kısa süre önce kurulmuş olan Nazi Partisi'ne katıldı.Parti gazetesi Völkischer Beobachter'in yayın yönetmeni olarak, ırkçı görüşleriyle tanınan Houston Stewart Chamberlain'in düşünceleri doğrultusunda propaganda yürüttü. Yahudilerin dünya egemenliği için gizlice çalıştıklarını öne sürdü. Birahane Darbesi (Kasım 1923) olarak bilinen darbe girişiminin ardından tutuklanan Hitler, onu, kendi denetimi altında tutabileceğini düşünerek partinin liderliğine getirdi.

Rosenberg, Der Zukunftsweg einer deutschen Aussenpolitik (1927; Alman Dış Politikasının Gelecekteki Yönü) adlı kitabında Polonya ve Rusya'nın fethedilmesini savundu. Der Mythus des 20. Jahrhunderts (1934; 20. Yüzyılın Miti) adlı kitabında ise, basit bir yaklaşım temelinde, Almanların ırksal saflığına ilişkin görüşlerini ortaya koydu. Rosenberg'e göre Almanlar Kuzeyli bir ırktan geliyorlardı, bu ırkın karakteri ise artık var olmayan saf, soğuk ve yarı-Arktik bir kıta ortamından kaynaklanmıştı. Almanlar bu nedenle Avrupa'ya egemen olma hakkına sahiptiler. Düşmanları ise Rus Tatarları ve Samiler idi. Samiler Yahudileri, Latin halklarını, Hıristiyanlığı, özellikle de Katolik Kilisesi'ni kapsıyodu. Rosenberg'in antisemitizmi ve Kuzeyli yayılmacılığını savunması, Hitler'in saldırgan önyargılarının biçimlenmesine belli ölçüde katkıda bulundu.

Rosenberg II. Dünya Savaşı'nın başlangıcında Hitler'in, Norveçli faşist Vidkun Quisling ile Norveç'te gerçekleştirilecek Nazi yanlısı darbe planını görüşmesini sağladı.Fransa'nın düşmesinden sonra, ele geçirilen sanat ürünleri Almanya'ya getirmekle görevlendirildi. Temmuz 1941'de işgal edilen Doğu topraklarının yönetimini üstlendi.

Nürnberg duruşmalarında savaş suçlusu olarak hüküm giydi ve idam edildi. Blut und Ehre (1934-1941; Kan ve Şeref) adlı kitabı, makaleleriyle konuşmalarının bir derlemesidir.

Kaf Sin Kaf


---alıntı---

Karşıyaka Spor Kulübü, İzmir'in 1912 yılında kurulan ilk spor kulübüdür.

"Kaf Sin Kaf" K.S.K harflerinin eski dilde okunuşudur. Renkleri yeşil-kırmızıdır. Karşıyaka Spor Kulübü armasının içinde ay-yıldız taşıma hakkına sahip olan üç kulüpten biridir. Kaf Sin Kaf'ın yerine bugün kısaca Kaf Kaf 'da denir.

Karşıyaka şu anda Bank Asya 1.Lig'de yer almaktadır. Futbolun yanı sıra basketbol takımı olan Karşıyaka yıllardır Beko Basketbol Ligi'nde mücadele etmektedir ve 1986-87 sezonunda şampiyon olmuştur. Karşıyaka Spor Kulübü futbol ve basketbol haricinde başta voleybol olmak üzere birçok branşta faaliyetini sürdürür.

TARİHÇE

İttihat ve Terakki Partisi’nin İkinci Meşrutiyet’i ilan ettiği 1908 yılında Türkiye‘de futbol genellikle yabancılar tarafından oynanmaktaydı. İzmir’deki bütün takımlar Rumlar, Ermeniler ve İngilizler tarafından kurulmuştu. Panionios ve Apollon bu takımların önde gelenleriydi. Maçlar azınlıklar arasında oynanmaktaydı ve bu azınlıklar diğer şehirlerde olduğu gibi İzmir’de de futbola hakim durumdaydılar. Bu tarihte Kadızade Zühtü Işıl, Kadızade Raşit, Süreyya İplikçi, Refik Civelek, Osman Nuri ve Örnekköylü Hüseyin'den oluşan 6 Karşıyaka’lı genç aralarında para toplayarak satın aldıkları futbol topuyla Rus asıllı Karşıyakalı bir aileye ait olan boş bir arsada futbol oynamaya başladılar.

Bu arsada futbol oynadıklar bir gün yağmurun çiselemesi üzerine bir zeytin ağacının altına sığınan gençler,azınlıkların futbol sahasındaki egemenliğine başkaldırı hareketi olarak kendi kulüplerini kurmaya karar verdiler ve 1 Kasım 1912 (1328) tarihinde Karşıyaka Muaresei Bedeniye Kulübü'nü yani bugünkü adıyla Karşıyaka Spor Kulübü'nün kuruluşunu gerçekleştirdiler. Kuruluş aşamasında altı genç ile birlikte Hüsnü Tonak, Tahir Bor, Fevzi Fikri Altay ve Sezai Çullu'da yer almıştır. Bu tarihten 1914'te Altay'ın kuruluşuna kadar Karşıyaka, İzmir'deki tek Türk spor kulübü idi.

Karşıyaka’nın tarihindeki ilk on biri Kaptan Raşit Kadızade, Suat Karşıyaka, Refik Civelek, Kaleci Salih, Çakır Kemal, Örnekköylü Hüseyin, İtalyan Hanri Barter, Kemal Paşalı Sarı Ali, Muharrem Hüsamettin ve Zühtü Işıl’dan oluşmaktaydı. Kurulan bu takım, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'na kadar yabancılarla birçok çekişmeli maç oynamıştır.

Karşıyaka Spor Kulübü, kuruluşundan Kurtuluş Savaşı’na kadar geçen sürede hiçbir maçta yenilmemiş, İtalyan ve Yunan şampiyonlarını birçok kez yenerek bu kulüplerin kapatılmasına sebep olmuştur.

Karşıyaka Kulübü'nün bir numaralı üyesi ve kurucusu olan Kadızade Zühtü Işıl, I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'de 8 yıl bir çok cephede savaşmış, hatta Filistin cephesinde “Kanal Harekatı” sırasında İngilizler'e esir düşmüştür.

Kurtuluş Savaşı yıllarında İzmir'in çoğunluğunu Rum, Fransız ve diğer yabancılar oluştururken, Karşıyaka ise Türklerin yoğun yaşadığı bir yerleşim birimiydi. Bugün için söylenen "Biz Karşıyakalıyız" ifadesi de Türklerin Anadolu'ya geçerken kendilerini tanıtmak için kullandığı bir parolaydı. Bu parola ile "Biz Türküz" denilmektedir.

Santrafor olarak oynayan eski Başbakanlardan Adnan Menderes'in de bulunduğu takım Kurtuluş Savaşı’na katılarak bir çok cephede savaşmıştır. İzmir’e ilk giren Türk kuvvetleri içinde Karşıyaka’lı bazı sporcular da bulunmaktaydı.

Mustafa Kemal Atatürk İzmir'in yeniden Türk kuvvetlerinin kontrolü altına girdiği gün geceyi Karşıyaka'daki bir köşkte geçirmiştir. Kendisine verilen yemeğe davet edilen Karşıyaka Spor Kulübü yöneticilerinden,kulübün durdurulan faaliyetlerinin en kısa sürede yeniden başlatılmasını rica etmiştir.

1924 yılında Fenerbahçe Karşıyaka’nın davetlisi olarak İzmir’e geldiğinde maça yoğun bir ilgi gösterildi. O yıllarda İzmir’de Göztepe, Altınordu,İzmirspor ve Bucaspor gibi kulüpler henüz kurulmamıştı. Karşıyaka ile birlikte tek Türk takımı Altay idi.

13 Ekim 1925 tarihinde kulübü ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk kulübün şeref defterine şu satırları yazmıştır: "Karşıyaka Spor Kulübü'nde karşı karşıya bulunduğum gençlik iftihara çok şayandır. Bu gençlik muvacehesinde istikbalin kuvveti, saadeti ne bariz görülmektedir."

Karşıyaka 1926 yılında İzmir şampiyonu olmuştur. Bu şampiyonluktan sonra 24 Haziran 1926 tarihinde Atatürk’ün kulübe ikinci ziyareti gerçeklemiştir. İsmet İnönü ve Fahrettin Altay ile kulübü ziyaret eden Atatürk, Karşıyaka Spor Kulübü’nün cepheden döndükten sonra yeniden kurmuş olduğu takımı ile İzmir Ligi’nde yabancı rakipleri ile yaptığı mücadele sonucunda hiç gol yemeden şampiyon olduğunu öğrenmiş ve bunun üzerine kulübün ambleminde ay-yıldız kullanılmasını istemiştir.

Bu ziyaretinde de şeref defterine şunları yazmıştır: "Bu defaki ziyaretimde geçen aylarda masarrıf ve mesai hizmetin kıymetli asarını gördüm. Teşekkür ve tebrik ederim."

1937'de arasında dönemin İzmir Valisi Fazlı Güleç'in zorlaması sonucu Yamanlarspor adıyla Bornovaspor'la birleşti. Bu birleşme 1944'e kadar devam etti. 1951-1959 yılları arasında 8 amatör branşta İzmir şampiyonluğu elde eden Karşıyaka 17 branşta faaliyette bulunan tek spor kulübüdür.

Karşıyaka Spor Kulubü günümüzde 9 branşta faaliyetlerini sürdürmektedir.



wikipedia.org

Kuantum fiziği ile klasik fizik arasındaki farklar

---Alıntı---

Günlük deneyimlerimize ve gözlemlerimize dayanan klasik fiziği dört ana bölümde incelemek olasıdır: 1. Newton Fiziği(Newton denklemi), 2. Hamilton Mekaniği(Hamilton denklemleri), 3. Lagrange Formalizmi(Lagrange denklemi), 4. Klasik Elektrodinamik (Maxwell denklemleri). Kuşkusuz başka alt bölümler de eklenebilir. Ama, sonuçta büyük-ölçekli dünyada olayları yukarıdaki hareket denklemleri ile anlayabiliriz. Sanılanın aksine, Kuantum Fiziği ile birlikte bilim ve teknolojideki başdöndürücü gelişmelere rağmen, düşük hızlarda ve büyük boyutlarda hala Klasik Fizik yasaları geçerlidir

Klasik Fizik, bize şu varlıkları sunar: a. Fiziksel eylemlerin arenası olarak uzay-zaman, b. Parçacıklar ve alanlar şeklinde sınıflanan ve kesin matematik yasalarıyla sınırlanan fiziksel nesneler. Alanlar epey kesin şekilde tanımlanır: Maxwell denklemlerini sağlayan elektromanyetik dalgalar ve Einstein denklemlerini sağlayan kütle-çekim dalgaları.

Klasik Fizikte nesnel bir dünya vardır. Bu dünya, kesin tanımlı matematiksel denklemlerin yönettiği açık ve belirlenebilir bir evrim içindedir.

Atom-altı veya küçük ölçekli dünyanın fiziği olan Kuantum Fiziğindeki kuramlar, alışageldiğimiz kuramlardan tamamen farklıdır. Kuantum kuramı, fiziksel geçerlilik ile ilgili görüşümüzü değiştirmeye zorlar. Katı cisimlerin varlığı, maddeyi oluşturan kuvvetler ve fiziksel özellkleri, donma/kaynama olayları, kalıtımın güvenilirliği, vb olay ve özelliklerin açıklanması ancak Kuantum Fiziği ile olası hale gelir

Bazı felsefecilere göre Kuantum kuramıyla uzlaşmalıyız ve felsefi sezgilerden yeterince yararlanmak amacıyla dünya görüşümüzü kuantum kuramına göre yorumlamalıyız. N. Bohr’dan esinlenen fizikçilere göre gerçek sadece ölçme sonucunda ortay çıkar, Kuantum kuramı sadece hesap yöntemini bildirir ve dünyanın gerçek resmini çizmeye kalkışmaz.

Schrödinger denklemi, bu durumla ilgili belirleyici bir zaman evrimini sağlar. Fiziksel sistemin Schrödinger denklemi yazılır ve bu genklemin çözümü yoluyla sistemi betimlayan dalga denklemi elde edilir. Enerji, momentum, konum vb ölçümler, ancak dalga denkleminin bilinmesiyle olası hale gelir.

Kuatum kuramında epey önemli bir yeri olan spini Schrödinger denkleminde göremeyiz. Elektronu en iyi şekilde tanımlayan Dirac denklemi bu sorunu çözer.ve karşıt-parçacığın varlığını öngörür. Bu öngörü deneyle kanıtlanmıştır

Kuantum fiziğinde her gözlenebilir niceliğe(enerji, çizgisel momentum, açısal momentum, konum vb) bir işlemci karşılık gelir. Her işlemci için bir öz-değer denklemi yazılır ve bu denklem çözülerek öz- değerler ve öz-durumlar bulunur. Ölçme, herhangi bir öz-durumda beklenen değer(klasik olarak ortalama) hesaplamaya dayanır

Kuantum fiziğinde ölçümleri sınırlayan çok önemli bir ilke söz konusudur: Heisenberg belirsizlik ilkesi. Bu ilkeye göre, tüm nicelikleri aynı anda aynı kesinlikle ölçemeyiz. Örneğin, bir kuantum sisteminin konumunu kesin olarak biliyorsak çizgisel momentumunu kesin olarak belirleyemeyiz. Bu durumda, konumdaki belirsizlik asgari düzeyde olmakla birlikte çizgisel momentumdaki belirsizlik azami düzeydedir. Oysa Klasik Fizikte, tüm nicelikleri aynı anda aynı kesinlikle ölçebiliriz. Heisenberg belirsizlik ilkesi, Kuantum fiziğinin temel taşlarından biridir

Gerek Klasik fizikte ve gerekse Kuantum fiziğinde görelilik etkileri de göz önüne alınmak durumundadır. Işık hızına yakın hızlarda hareket durumunda Özel Görelilik Kuramı kaçınılmaz hale gelir. Bu sebeple Göreli Fizik ve Göreli Kuantum Fiziğinden de sözedilir.