Bu Blogda Ara

12 Eylül 2009 Cumartesi

Mülakat Üzerine

İki kişi veya bir kişi ile bir grup arasında sözlü bilgi alışverişidir. Belirli bir amaç doğrultusunda yapılan yüzyüze görüşmedir. Bu bilgi alışverişi her zaman olmasa da genellikle planlanmıştır. İki tarafın da konuşma ve dinlemesini içerir.

Farklı mülakat yöntemleri arasından ilki "birebir" mülakat tekniğidir. Yapılandırılmamış mülakat da denir. En çok kullanılan, esnek ama sonuçları çok tartışılan bir yöntemdir. Aday ile tüm görüşmeler bire bir olarak, yalnız yapılır. Bu yöntemde subjektif değerlendirmelerin görüşmeyi etkilemesi kaçınılmazdır; uygulanması halinde görüşme sürecinin çok iyi planlanması ve etkin bir ön hazırlık yapılması şarttır. Birebir görüşmeler genellikle işveren firmanın bir temsilcisi tarafından yürütülür. Bu görüşmelerin yapısı önceden belirlenebileceği gibi, sohbet havasında da geçebilir. Amaç, söz konusu pozisyon için uygunluk derecesinin belirlenmesidir. Bazı firmalar, birebir görüşmeleri çok rahat ve sohbet havasında yürütmeyi tercih eder. Bunun aday üzerinde rahatlatıcı etki yaptığına ve bilgi alış verişini kolaylaştırdığı savunulur. Buna karşılık bazı firmalar "stres görüşmesi" denilen ve adayın doğal tepkilerini ortaya çıkardığı savunulan yöntemleri kullanmayı tercih eder. Birebir görüşmelerin en büyük dezavantajı değerlendirmenin tek bir kişi tarafından yapılması ve daha subjektif kararların verilmesine neden olmasıdır. Bu tür görüşmelerde katılımcıya görüşmeyi yönlendirme imkanı verilmiştir. Açık uçlu soruar sorulur. "Son işinizde hakkında neler söyleyebilirsiniz?" vb. Amaç, tartışmalarda alınmayacak bilgi, duygu ve davranışalr hakkında bilgi almaktır. Bu görüşmeyi katılımcılar kontrol ettiğinden, yapılandırılmış sorular sorular sorulmadığından katılımcıları birbirleri ile karşılaştırmak zordur. Bu yöntem daha çok üst düzey yönetici seçiminde kullanılır.

Bir diğer teknik, ki benim de bu yazıyı kaleme almama neden olan yüksek lisansa kesin kabul mülakatının da olduğu şekilde, panel mülakat tekniğidir. Bu yöntem, ikiden fazla görüşmecinin veya yöneticinin, birlikte, tek bir aday ile yaptıkları görüşmelerdir. ALES, yabancı dil ve lisans ortalaması yeterliliklerini sağlayan 61 kişi son puanlarını %20 etkileyecek olan İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Yüksek Lisans mülakatına girmek için bekliyordu. Bu 61 kişiden en iyi on ikisi alınacaktı. Birçok fakültenin aksine bizim mülakat kurulu bu adayların seçiminde belirleyicilik olarak %20 den daha fazlasını yapacaklarını gösterdiler. İki profesör ve bir doçentten (ki bu doçent dekan yardımcısıdır) oluşan kurul, adayları oldukça terletti. Sıra size yaklaştığında artan nabız, odaya adım attığınız anda tavan yaparak sizi hissizleştirmekteyken kurul üyelerinin sıcakkanlı tavırları bu stresi daha ilk saniyelerde dengeler. İlk sorulan soru "neden buradasın" dır. Bu kısımda amaçları belli ve kendinden emin bir duruş sergilemek önemlidir. Söyledikleriniz kurul üzerinde ilk izlenimlerin oluşmasını sağlar ve ardından gelecek bilgi soruları da sizin az önce söyledikleriniz üzerinden ortaya çıkmaktadır. Bu sırada kurulun önündeki kağıtlarda hakkınızdaki tüm bilgiler yazmakta, lisans eğitiminizi aynı fakültede tamamlamış olmak size oradaki tavır açısından çok büyük bir artı yaratmaktadır. Bilgi sorularındaki amaç ne kadar bildiğin değil nasıl ve ne kadar aktarabildiğin olmalı ki sorulan tüm sorulara düz ve net cevaplar verememe rağmen ortalamanın üzerinde bir puan almamın bir açıklaması olsun. Bir kurul üyesinin sorduğu soruyu cevaplarken cevabınızdaki bir kelimeden başka bir soru doğmaktadır. Örneğin Lockerby saldırısının ne olduğu konusundaki soruyu cevaplarken bir anda diğer kurul üyesinden İskoçya'nın siyasi yapısı hakkında bir soru gelebiliyor. Biraz önce gitmiş olduğunu sandığınız stres geri geliyor. Saniyelerin geçmesini ve bir an önce o odadan çıkmak istediğinizi farkediyorsunuz. Bu noktadan sonra artık ister istemez kendiniz oluyorsunuz ve bu nedenle "oynama" şansınız olmuyor, sadece "kendiniz" gibi cevaplıyor "kendiniz" gibi davranıyorsunuz. Ve kurul kararını belki de işte tam bu noktada veriyor. Teşekkürün ardından çıkıyorsunuz dışarıya ve artık yapacaklarınız orada bitiyor.

Kişisel olarak yaşadığım mülakat tecrübesinin bana en büyük etkisi ise öğrenme algımdaki keskin değişiklik oldu. O güne kadar eğitim sisteminin yıllarca bizleri alıştırdığı "oku,anlat,unut,hatırlamaya çalış" sarmalından kesin olarak kurtulmayı akademik disiplini oluşturmanın ilk ayağı olduğunu farkettim. Ertesi gün anlatıp 5 almak için okuduğunuz hikayeyi, öss den iyi puan almak için ezberlediğiniz formülleri hanginiz hatırlıyorsunuz ki? Sakatlık işte burada. Çünkü ne der üstad "bildikleriniz; okuduklarınız değil, hazmettiklerinizdir". Şimdi bakış açısını değiştirme zamanı, okurken de, izlerken de, yaşarken de. "Gör-yorumla-sindir" sarmalı bundan böyle diğerinin yerini almalı.

Mülakat için teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder