Bu Blogda Ara
15 Ocak 2010 Cuma
Kronstadt İsyanı
KRONSTADT İSYANI
Sovyet Rusya tarihine Kronstadt olayı olarak geçen isyan devrim sırasında kilit rol oynayan ve “devriminin onuru” olarak adlandırılan Kronstadtlı denizciler önderliğinde 1921 yılının Mart ayında, Bolşevik hükümetin otoriter tutumuna karşı “özgür Sovyetler sloganı” ile başlayan ve 16 gün yaşayan ihtilalci bir komün kurulan isyandır. Uzun ve vahşi bir mücadeleden sonra Bolşevik hükümet isyancılara boyun eğdirmiştir. Dönemin gerçekleriyle yakından ilgili bu isyanın önderlerinin Troçki’nin en yakın muhafızlarını seçtiği Kronstadt denizcileri olması ve her ne kadar “beyaz ordular” ile dış bir bağlantı kurulmak istense de içten doğan, “kendiliğinden” bir hareket olması bu olayı bir dönüm noktası haline getirir. Bir yanda, tarih boyunca bütün tutkulu idealistler gibi, geçmiş çağa ve iktidarın zorunlulukları tarafından kirletilen ideallerin temizliğine yeniden kavuşmayı özleyen, ihtilalci tutkuya sahip denizciler vardır. Diğer yanda, kanlı bir iç savaştan zaferle çıkmış, otoritelerine herhangi bir yeni meydan okumaya hoşgörü göstermeyecek Bolşevikler bulunmaktadır.
Lenin’in, iktidara geldiklerinden beri yaşadıkları en ciddi kriz olarak bahsettiği ve “gerçeğe bundan iyi ışık tutan bir şey olamazdı” dediği isyan, Savaş komünizmi ekonomi-politiğinden yeni ekonomik politikaya geçişe işaret eden daha geniş bir krizin parçasıdır. 12 Ekim’de Polonya ile imzalanan ateşkesten 3 hafta sonrasında beyaz ordu generallerinin sonuncusu olan Baron Peter Wrangel’in ordusunun da bertaraf edilmesiyle ülkeyi kana boğan ve rejimin hayatını belirleyen iç savaş Kızıl ordu tarafından kazanılmış oldu. Bu savaş sırasında uygulanan savaş komünizmi, zorlama ve muharebenin sert baskısına dayanan, köylünün artı ürününe Kızıl ordunun ihtiyaçları için el koymak üzere yiyecek müfrezeleri oluşturarak uygulanan bir anlamda ekonomik seferberlik politikasıdır. Fakat bizzat Lenin’in de daha sonra itiraf edeceği gibi bu müfrezeler kimi zaman sadece artı değere değil, köylünün geçimini sağlamak için ihtiyacı olan ürünlere de el koyuyordu. Bu el koymaların sağladığı lojistik imkanların etkisiyle savaşın kazanıldığına şüphe yoktur fakat iç savaşın ekonomik faturasını köylüye yüklemenin kaçınılmaz bedeli de köylünün yabancılaşması olacaktır.
Devrim öncesi söylemlerden beklenilen şey toprağın kullananlar arasında paylaştırılmasıydı. Evet, Bolşevikler topraktaki asilleri kovmuşlardı ama şimdi bu zorlayıcı tedbirler asillerin zulmünün yerini almıştı. Ayrıca köylüler bazı büyük aristokrat toprakları üzerinde kurulan devlet çiftliklerinden de rahatsızdılar. Bu nedenlerle köylüler yönetici partiye keskin bir antipati duymakla birlikte, eski toprak sahiplerinin geri gelmesinden kaynaklı korkuları daha ağır basıyor, savaş komünizminin ekonomik baskısının iç savaşın sona ermesi ile biteceğini umuyorlardı. Fakat öyle olmadı. Bolşevik hükümet ekonomiyi normalleştirmek için pek acele etmiyor, tehdit ortadan kalkmasına rağmen yiyecek müfrezeleri el koyma seanslarına devam ediyordu. Bu sebeple 1920 Kasım’ıyla 1921 Mart ayı arasında çok sayıda kırsal patlama meydana geldi. Yalnızca 1921 Şubat’ında, yani Kronstadt isyanı arifesinde, Çeka , ülkenin çeşitli yerlerinde 118 köylü ayaklanması meydana geldiğini rapor ediyordu. Köylülerin çektikleri, savaş komünizminin kırsal alanlardaki etkisini köylere gelerek kendi gözleriyle gören şehirli işçiler arasında da son derece güçlü bir tepkiye yol açmıştı. Ve bu memnuniyetsizlik, işçi ve köylülerden hızla, ordu ve donanmadaki plebyen kuzenlerine yayıldı. Şehirlerde yükselen rahatsızlık, endüstriyel ajitasyon ve ordudaki hoşnutsuzluk dalgası, 1921 Mart’ında, Kronstadt’da patlama noktasına geldi.
Soğuk geçen 1920-21 kışında açlık ve sert geçen savaş komünizmi uygulamalarına 22 Ocak’ta hükümetin, şehirler için zaten yetersiz olan ekmek tayınlarının acilen üçte bir oranında kesileceğini açıkladığı bir karar eklenince patlamanın ilk işaretleri verildi. Her bölgede kontrolsüz tepkiler niteliğinde küçük çaplı isyanlar çıkıyor işçilerin üzerine Kursanty birlikleri sevk ediliyordu. Resmi makamlar düzenli ordu birliklerinden çok, yakın yerlerdeki askeri akademilerde okuyan bu subay okulu öğrencilerine güveniyordu. Ayrıca asayiş tesisinde görev almak üzere bütün parti üyeleri sorunlu bölgelere seferber edilmişti. Bu bölgelerden biri de grev dalgası ile çalkalanan ve hem eski başkent hem de Kronstadt’a en yakın şehir olan Petrograd idi. Çeka tutuklamalarının ve silahlı kuvvetin yanı sıra Petrograd parti örgütü ve sovyetinin başkanı Zinovyev tarafından köylülerin ürünlerine zorla el koyma yerine ürün üzerinden vergi alınması planının eli kulağında oluşu, hükümetin yurtdışından 300.000 ton kömür aldığını ve pek yakında ülkeye ulaşacak bu kömürün yakacak sıkıntısını gidereceğini bizzat duyurması şehirdeki isyan dalgasını yumuşattı. Kitlesel hoşnutsuzluğa diğer her şeyden çok daha fazla açlık ve soğuk yol açtığı için verilen bu ödünler işçilerin işe dönmelerini sağladı. 2-3 Mart’ta şehrin hemen hemen grevdeki bütün fabrikaları çalışmaya başladı. Yine de hükümetin asayişi sağlamak için askeri güç kullanmasının rolü inkar edilemez. Etkin bir liderlikten yoksun ve moral açısından açlık ve soğuğun etkisiyle de düşük seviyede olan bu tepkiler aslında hiçbir zaman rejime karşı bir silahlı ayaklanma noktasına gelmediler ve nasıl aniden başladılarsa yine öyle aniden sona erdiler. Biri hariç…
Anakaradan tecrit edilmiş olan Kronstadt, Baltık’taki diğer kardeş üstlerden daha güçlü bir primitif anarşist isyan kalesi olmuştur. Tıpkı ülkenin diğer yerlerinde olduğu gibi donanmada da o dönemde yiyecek ve yakacak sıkıntısı baş göstermiştir. Ayrıca Bolşeviklerin gemi komitelerini tasfiye etme ve atanmış komiserlerin merkezi otoriteyi yerleştirme çabaları Baltık Donanması’nda bir protesto fırtınasına yol açıyor, dıştan dayatılan disiplinden tiksinmeleriyle ün salmış denizcilere göre disiplini geri getirme yönündeki her girişim 1917’de uğruna mücadele ettikleri özgürlüğe ihanet anlamına geliyordu. Onlar devrimin hemen sonrasında olduğu gibi yönetimin öz inisiyatiflerine bırakılmasının daha etkili olduğunu düşünüyorlardı. Tüm bunlara ailelerini ziyaretleri sırasında anakarada gördükleri acıklı manzara da eklenince 1921’in Ocak ayında 5.000 Baltık bahriyelisi Komünist parti üyeliğini kartlarını yırtarak terk etti.
Anakaradaki durumu daha iyi görmek için Petrograd’a gönderilen temsilci heyet 28 Şubat’ta gördükleri sahnelerden öfkeye kapılmış şekilde Kronstadt’a döndüler ve Petroravlovsk’un güvertesinde yapılan tarihi toplantıya bulgularını sundular. Geminin kıdemli başyazıcısı ve birkaç gün içinde patlak verecek isyanın lideri Petrichenko filo toplantısı başkanı imzasıyla, toplantıda alınan kararlardan oluşan 15 maddelik bir deklerasyon hazırladı. 1 mart günü Petroravlovsk kararları Ekim devrimi sürecinde tam bir doğrudan demokrasi sahnesi şeklinde çalışan Çapa Meydanı’nda okunarak bahriyelilerin kabulüne sunuldu ve böylece olaylar bir isyana doğru hızla yol almaya başladı. Ertesi gün Kronstadt sovyetinin yeni seçimini düzenlemek üzere bir konferans toplanması isyanın başlaması yönünde ileri bir adım oldu. Bir önceki günkü karar açıklaması sırasındaki sert üslubunu 2 mart günü yapılan konferansta da sürdüren Baltık Donanması Siyasi komiseri Kuzmin ve yerel sovyetin başkanı Vasilev ile birlikte Kronstadt filosu komserini tutuklayarak salondan dışarı çıkarmaları ve konferansın sonunda geçici ihtilalci komite adında bir isyan komitesi kurmaları ile Kronstadt hareketi bir protesto boyutunu aştı. İsyan başlamıştı.
Daha sonra 15 kişiye çıkacak idari heyet tamamen sıradan bahriyeliler ve işçilerden oluşmaktadır ve subaylar isyan boyunca kesinlikle danışman düzeyinde kaldılar. Ayaklanma boyunca dizginleri sıkı bir şekilde elinde tutan geçici ihtilalci komite, doğru ve uygun olsalar bile uzmanların tavsiyelerini mütemadiyen reddederek onlara olan güvensizliğini ortaya koyuyorlardı. Petroravlovsk ve Sevastopol savaş gemilerini buzlardan kurtarmayı ve aynı zamanda buz kırma işlemiyle adanın etrafında bir nevi su hendeği oluşturarak muhtemel bir piyade işgalini önlemeyi önerseler de hem gemileri hareket ettirmenin mümkün olmadığı gerekçesi hem de hendek oluşturulsa bile suyun yeniden donacağı ve hendeğin kapanacağı gerekçesiyle iki öneri de reddedildi. Kış aylarında denizin buz tutması ada ile anakara arasında uzun, düz ve kesinlikle üzerinde yürüyecek askerlerin korunmasız, açık hedef olacağı bir alan olmasına sebebiyet veriyordu. Bu nedenle piyade saldırıları sırasında çok kayıp verileceği için hükümetin silahlı gücü beklemedeydi. Bu sırada hem kan dökmeden bir çözüm bulunabilirdi hem de sert bir saldırı için orduya yeterince takviye yapılabilirdi. Zaman aleyhe işliyordu, buzlar eridiğinde adanın savunması güçlenecekti ve isyanı durdurmak için artık çok geç olacaktı. Bu durum ise Beyaz orduların yapamadığı etkiyi yapacaktı. Kronstadt’lı isyancılar tüm faaliyetleri boyunca kesinlikle bir dış yardım almamışlardı fakat Bolşevik hükümet onları ihanet ile suçluyor ve Beyaz Ordu ile karşı devrimin maşası olarak lanse ediyordu. İsyan bastırıldıktan sonra bu konu hakkındaki suçlamaları temellendirecek deliller bulunamadı elbette ama şöyle bir gerçek herkesin kabulüdür: Bolşevik hükümetin karşısında yer alan bu denizcilerin amacı onları devirmek ve Sovyetlerin özgür ruhunu geri getirmekti. Yalnız bu hamlenin yaratacağı kaos ortamında muhakkak başka bir otorite çıkıp yeniden düzeni sağlamaya meyledecek ve bu muhtemelen sağ kanattan bir otorite olacaktır. Yani beyaz orduların saplayamadığı bıçağı devrimciler kendi kendilerine saplamış olacaklardır. 15 martta 10.kongrede Lenin’in ifadesiyle bu isyan “beyaz muhafız komplosunun ötesinde bir küçük burjuva karşı devrimi, küçük burjuva anarşist kendiliğindenciliğidir.” Eğer bastırılmaz ise bir askeri isyandan çok fazla şeye mal olacaktır. İşte bu gerçeklikten yola çıkarak Troçki’nin ifadesiyle “bahriyeli yoldaşlarımız isyanın nelere yol açtığını kendi gözleriyle görsünler diye sonuna kadar bekledik” diyor fakat buzların erimesi tehdidine karşılık saldırı başlıyordu. 5 martta yayımlanan sert ültimatomda isyancıların teslim olması isteniyor fakat aynı sertlikte bir yanıt alınıyordu. Verilen süre 7 martta bitiyor ve akşam 6.45 te kuzey sahilindeki bataryalardan Kronstadt’a açılan ateşle sıcak temas başladı. İlk etapta girişilen bu saldırı ve özellikle piyade atakları başarılı savunmayla püskürtüldü ve hükümet birlikleri ağır kayıplar verdi. 10 martta Troçki durum hakkında bir raporla Moskova’ya döndü ve raporunu Onuncu Kongre’nin kapalı oturumuna sundu. O akşam 300 delegenin gönüllü olarak cepheye gidişi durumun ciddiyetini göstermektedir. İlk haftasında tam bir başarı sergileyen Kronstadt isyancıları bu isyan dalgasının anakaraya yayılmasını umut ediyorlardı fakat bekledikleri olmadı. Yazının başında da belirttiğimiz gibi Petrograd’da zor kullanarak ve ekonomik vaatlerle hayat normale dönmeye başlamıştı. En kritik gün ise 15 mart günüydü. Moskova’da kongre, ürünlere zorla el koyma yerine ayni vergiyi kabul etti. Haberin etkisi olağanüstü oldu. Savaş komünizminin bittiğinin işareti olan bu karar Kronstadt isyanının en büyük dayanağını kırmış oldu. Üstelik dışarıdan yardımı reddeden isyancıların cephaneleri ve yiyecekleri de tükeniyordu. Rüzgar hükümet kuvvetlerinin lehine dönüyor saldırılar karşısında artık tükenen savunma çöküyor, 17 mart gecesi karanlık bastırıp göz gözü görmez olunca ihtilalci komitenin içlerinde Petrichenko’nun da bulunduğu 11 üyesi buzların üzerinden Finlandiya’ya kaçıyordu.
Yeniden özgür Sovyetler sloganıyla Bolşeviklerin otoriter eğilimine karşı açlık ve soğuğun verdiği sıkıntının da psikolojik yardımıyla isyan eden denizciler anakarada bir isyanın fitilini ateşlemek yerine savunmada kalıp o fitilin kendini ateşlemesini beklemişler ve bu isyanın tüm coğrafyaya yayılmasından korkan hükümetin aldığı önlemler (en önemlisi 15 Martta alınan karar) ve sert askeri müdahale sayesinde isyan bastırılmıştır. Sovyet donanması bütün muhalif unsurdan temizlenerek gelecek yıllardaki güvenirliği acilen garanti altına almak adına deniz harp okulları genç komünistlerle dolduruldu. Kronstadt komitesinin Finlandiya’ya kaçtığı 17 Mart gecesi Sovyet Rusya’da türünün sonuncusu olan Menşevik Gürcü hükümeti de düştü ve Batı Avrupa’ya sürgüne gitmek üzere Karadeniz’deki Batum Limanı’ndan ayrıldı. Böylece Kronstadt, otoriter rejimlere karşı ortaya çıkan bütün yenilmiş ayaklanmalar gibi, hedefinin tam tersi bir sonuç elde etmiş oldu: Halkın özyönetimine dayanan yeni bir dönem yerine, eskisinden çok daha sıkı bir Komünist diktatörlük altına girmesi.
Komite Üyeleri
1. PETRICHENKO, kıdemli yazıcı, Petroravlovsk savaş gemisi.
2. YAKOVENKO, telefon operatörü, Kronstadt bölgesi.
3. OSOSOV, makinist, Sevastopol savaş gemisi.
4. ARKHIPOV, kıdemli makinist.
5. PEREPELKIN, elektrikçi, Sevastopol savaş gemisi.
6. PATRUSHEV, kıdemli elektrikçi, Petroravlovsk savaş gemisi.
7. KUPOLOV, kıdemli tıbbi yardımcı.
8. VERSHININ, denizci, Sevastopol savaş gemisi.
9. TUKIN, işçi, elektro-mekanik fabrikası.
10. ROMANENKO, tersane bekçisi.
11. ORESHIN, üçüncü işçi okulunda yönetici.
12. VALK, bıçkıhane işçisi.
13. PAVLOV, mayın fabrikası işçisi.
14. BAIKOV, müstahkem mevkiler arası ulaşım şefi.
15. KILGAST, denizaltı harita uzmanı.
PETRORAVLOVSK KARARLARI
1. Bugünkü Sovyetlerin işçilerin ve köylülerin isteklerini ifade etmediği gerçeği göz önüne alınarak, öncelikle bütün işçilerin ve köylülerin ajitasyon özgürlüğü ve gizli oy kullanma hakkı temelinde derhal yeni seçimlere gidilmelidir.
2. İşçilere ve köylülere, anarşistlere ve sol sosyalistlere basın ve konuşma özgürlüğü verilmelidir.
3. İşçi sendikaları ve köylü örgütleri için toplantı özgürlüğü güvence altına alınmalıdır.
4. İşçilerin, kızıl ordu askerlerinin, Petrograd, Kronstadt ve Baltık bölgesi denizcilerinin Partili olmayanlar konferansının 10 Mart 1921 tarihinden geç olmamak üzere toplanması için çağrı yapılmalıdır.
5. İşçi ve köylü hareketleriyle bağlantı içindeki bütün işçi, köylü, asker ve denizci mahkumlara olduğu kadar, bütün sosyalist partilerden politik mahkumlara da özgürlükleri geri verilmelidir.
6. Toplama kamplarında ve hapishanelerde tutulanların davalarını gözden geçirmek üzere bir komisyon seçilmelidir.
7. Hiçbir partiye fikirlerinin propagandasında özel ayrıcalıklar verilemeyeceği ya da bu amaçla devletten mali destek sağlanamayacağı için bütün politik bölümler ilga edilmelidir. Bunların yerine, devlet tarafından finanse edilen ve yerel planda seçilen kültürel ve eğitsel komisyonlar kurulmalıdır.
8. Bütün yol kesme müfrezeleri derhal lağvedilmelidir.
9. Sağlığa zararlı işlerde çalışanlar hariç bütün işçilere eşit tayın verilmelidir.
10. Bütün ordu dallarındaki Komünist savaş müfrezelerinin yanı sıra, fabrika ve atölyelerde iş başında bulunan Komünist muhafızlar ilga edilmelidir. Böyle muhafızlar ya da müfrezeler, gerekli görüldüğü takdirde, askerlerce atanmalı ve fabrikalarda işçilerin kararına göre belirlenmelidir.
11. Köylüler, işçileri çalıştırmamak koşuluyla, kendi araçlarıyla topraklarını tam bir özgürlükle işleyebilmeli ve hayvanlarına sahip olabilmelidir.
12. Ordunun bütün kesimlerinin olduğu kadar subay okulu öğrencisi yoldaşlarımızın da önerilerimizi onaylamalarını bekliyoruz.
13. Basının önerilerimize en geniş yeri vermesini talep ediyoruz.
14. Seyyar bir kontrol bürosu atanmalıdır.
15. Kendi emeğiyle üretim yapan zanaatkarlık serbest bırakılmalıdır.
PETRICHENKO, Filo toplantısı başkanı
PEREPELKIN, Sekreter
Etiketler:
ilker aktükün,
isyan,
kronstadt,
rus coğrafyasında tarih ve siyaset
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder